Bir
kamu kurumunda psikolog olarak çalışıyorum.1993 yılında evlendim.
Yaşamda anne olmayı her şeyin üstünde tutan bir kadın olarak çocuk
sahibi olamadım. Bu süreçte çalıştığım kurum itibarıyla ve kalabalık bir
aileye sahip olmam nedeniyle bir çocuğum yerine birçok çocuğum oldu.
Profesyonel olsam da en zayıf noktam olan çocuklara karşı mesleki birikimimi kullanamadım onların mutluluklarıyla güldüm, üzüntüleriyle ağladım. Onlarla birlikte heyecanlandım, kaygılandım, mutlu oldum, kızdım…. Kardeşlerimle birlikte onların çocuklarını büyüttüm. Uzun yıllar süren tedaviler, tedaviler olumlu sonuçlanmayınca kendine ve yakın çevrene yaşattığın mutsuzluklar, kırgınlıklar, endişeler…
Profesyonel olsam da en zayıf noktam olan çocuklara karşı mesleki birikimimi kullanamadım onların mutluluklarıyla güldüm, üzüntüleriyle ağladım. Onlarla birlikte heyecanlandım, kaygılandım, mutlu oldum, kızdım…. Kardeşlerimle birlikte onların çocuklarını büyüttüm. Uzun yıllar süren tedaviler, tedaviler olumlu sonuçlanmayınca kendine ve yakın çevrene yaşattığın mutsuzluklar, kırgınlıklar, endişeler…
Eşimi
kırmama adına yaptığımız evlat edinme başvurumla ilgili yaşadığım
belirsizlikler, endişeler…Çalıştığım kurum nedeniyle sürekli dinlediğim
evlat edinme hikayeleri, tanık olduğum vakalar, mevzuat bilgim…..
Kırk
yaşına gelmeden bebek tedavisini bir kez daha denemek istediğimde benim
için yaşamı anlamlı kılan, şu yaşımda bile varlığına ihtiyaç duyduğum o
şefkatli, duygu yüklü insan “BABAM”ı kaybetmem, ardından geçirdiğim
kazayla birlikte kalçamın kırılması ve bir yıl süreyle yürüyememek,
beraberinde getirdiği sağlık problemleri …….. ve benim gerçeği
kabullenip bana sunulan yaşamda yoluma anne olmadan devam etme ve
beraberinde evlat edinme sürecini de bitirdiğim kararım…
Evliliğimin
yirmi ikinci yılında yaşama çocuksuz devam edeceğim dediğim bir dönemde
hayatıma plansızca, aniden giren bana Rabbim tarafından hediye ve
emanet edilen, adıyla birlikte gelen o kocaman zeytin gözlü kızım,
meleğim…
Evet yirmi iki yıldır dilimle ifade edip yüreğimle doğrulayamadığım günümüzde sıradanlaştırılan o sihirli kavram “ HAYIRLISI”…
Eşimin
“bana evlat edinmeyi yeniden düşünür müsün” dediği bir akşamın sabahında
hayatımıza plansızca giren o kapkara iki masum göz. Defalarca
dinlediğim empati kurduğumu sandığım o evlat edinme hikayelerinde yer
alan meleğin bana masumca baktığı, kafamdan evlat edinmeye dair
yaşadığım kaygıların silindiği, kalbimin yerinden çıkacakmışçasına
attığı, hatta bazen abartılımı diye kendime sorduğum zamanın durduğu an “
İKİ KOCAMAN SİYAH GÖZÜN HADİ BENİ AL ANNE BURDAN GİDELİM” dediği an …..
Şimdi
zeytinim, kıvırcığım 2,5 yaşında. Kızımın yaşamıma girdiği andan
itibaren duygularımı, korkularımı, mutluluklarımı, deneyimlerimi
paylaşabileceğim benim gibi evlatlarını karnında değil kalbinde
büyütenlerle bir araya geleceğim bir platform oluşturmak istiyordum.
Koruyucu
ailesi olarak başladığımız evlat edinme sürecine girecek bir aile
olarak inanıyorum ki yüreğimizi birbirimizi açarak, birbirimizden güç
alarak bu zorlu yolda yürüyeceğiz.
Değişmeyen
bir gerçek var koruyucu aile olsam da evlat edinsem de ben zeytinimin
annesiyim ve onu sekiz aylıktan beri büyüten, kızımın üstünde en fazla
emeğe sahip o muhteşem adamda babası. Kızımın karar aldığımız ilk andan
itibaren bizi destekleyen, bize varlıklarıyla güç veren babaannesi,
anneannesi, halası, dayıları, teyzeleri, enişteleri, yengeleri
kuzenleri, bizim dostlarımız var. Kocaman bir ailesi var.
Ve
sizler varsınız. İnanıyorum ki bu meşakkatli yolda deneyimlerimizi,
bilgilerimizi en önemlisi duygularımızı paylaştıkça umut dolu yarınlar
bizi bekliyor olacak………
COMPREHENSION QUESTIONS
1- Evlat edinmeye karar verildiğinde evliliklerinin kaçıncı yılıydı?
2-Koruyucu aile olmaya karar verildiğinde çocuk kaç yaşındadır?
3-Anne-babanın koruyucu aile olmasında etkili olan etkenler nelerdir?
4-Haberdeki koruyucu annenin mesleği nedir?
5-Koruyucu aile olmak ve evlat edinme ile ilgili yasal prosedürler nedir?
No comments:
Post a Comment